Erkek Olsam Muavin Olurdum
- Tuğba Emer
- 16 Ağu
- 3 dakikada okunur

bazen düşünüyorum da Erkek olsaydım, muavin olurdum. Evet evet, öyle masa başında çalışan biri değil, kravat takıp ciddiyet taslayanlardan da değil Bildiğin otobüs muavini. Belki bu cümleye gülen olur, belki de küçümseyen Ama ben anlatayım, nedenini anlarsın.
Çünkü ben hep yolun içindeydim. İnsanların hikâyelerinin, suskunluklarının, vedalarının, kavuşmalarının Ne zaman bir otobüs penceresinden dışarı baksam, hayatın kıyısından geçiyor gibi hissederim. Otobüsler bana hep başka bir dünya gibi geldi. İçinde yorgunlar, umut edenler, memlekete gidenler, gurbete dönenler, sessiz ağlayanlar, göz göze gelince tebessüm edenler var Ve tüm bu duyguların tam ortasında duran bir kişi Muavin.
Eğer erkek olsaydım, her gün başka bir şehre uyanan bir hayatım olurdu. Bir elim çay tepsisinde, diğer elim bavulda Ama sadece eşya taşımazdım, insanların yüklerini de taşırdım omuzlarımda. Belki biraz erken uyanırdım, biraz geç uyurdum ama insanın kalbine varmanın bir yolu da yola eşlik etmekten geçerdi.
Muavinlikte bir şey var Gölgede kalmak. Ama ben gölgeleri hep sevdim. Çünkü gölge olmadan ışık belli olmuyor. Herkesi gideceği yere taşıyorsun ama kimse senin nereden geldiğini sormuyor. İşte tam da bu yüzden olurdum muavin. Sormadan sevmeyi, karşılık beklemeden hizmet etmeyi, yol arkadaşlığını öğrenirdim. Bunu kadınken yapamıyor muyum? Elbet yapıyorum, ama bazı roller var ki, toplum seni içine almıyor. Hayal bile kurdurmuyor. Ben de hayalimi yazıya döküyorum, çünkü yazmak, bazen yaşayamamanın telafisidir.
Yollarda olurdum Karşılaştığım her insanın bir hikâyesi olurdu. Belki Ayşe teyze çocuğunu askere uğurlardı, belki Mustafa amca hastaneden dönüyordur, belki genç bir kız kaçamak bir aşka doğru giderken heyecanla pencereye yaslanmıştır Kim bilir, kimler kimleri özlemiştir o koltuklarda. Ve ben, küçük bir çayla ya da “Bir şeye ihtiyacınız var mı?” sorusuyla onların kalbine dokunurdum.
Ben kalbe dokunmayı hep sevdim.
Muavinlik sıradan bir iş gibi görünür. Ama ben öyle sıradanlığın içindeki mucizelere aşığım. Düşünsene, her sabah başka bir güneş doğuyor karşında. Güneş bile seni tanıyor artık. Her sabah başka bir dağ, başka bir şehir, başka bir yol Hayat durmadan değişiyor, sen ise onun tanığı oluyorsun.
Otobüsün içinde insanların yüzlerini izlerdim gizlice. Gözlerinden dökülen her hüznü fark ederdim. Birine battaniye verirdim, bir başkasına kahve Çünkü ben hep insanların üşüyen taraflarını ısıtmak istedim. İçsel anlamda. Kimine göre basit bir çay servisi, bana göre bir hatırlanma çabası.
Belki de erkek olsaydım, kendimi saklamak zorunda kalmazdım bu kadar. Ağladığımda “duygusal” demezlerdi de “yorgun” derlerdi. Hayalleri anlatırken “fazla duygusal” değil, “ne güzel düşünen biri” derlerdi. O yüzden belki de muavin olmak isterdim. Çünkü o meslekte fazla sorgu yok. Sadece görev var. Ve görevini iyi yapan herkes, olduğu gibi kabul ediliyor.
Ben de kendim gibi kabul edilmek isterdim.
Otobüs yolculukları biraz da hayat gibi ya Herkes bir yerlere gidiyor. Kimisi isteyerek, kimisi mecburiyetten Kimisi yeni bir başlangıca, kimisi yarım kalmış bir hikâyeye. Ve muavin, her yolcunun içinde taşıdığı duygunun sessiz tanığı. İşte o sessizliği hep sevdim ben. Herkesin kendi içinde konuştuğu, kimsenin kimseye karışmadığı ama herkesin bir şekilde aynı yöne gittiği o sessizliği
Sen hiç gece 3’te mola yerinde çorba içtin mi? O çorbanın buharında hayallerini gördün mü? Ya da sabah ezanı okunurken dağ yollarından geçerken, kalbinin de bir dağ gibi olduğunu hissettin mi? Ben hissederdim. Çünkü ben hayata hep içeriden baktım. Dışarıdan bakınca hiçbir şey net görünmüyor zaten. Ama içeriden İşte oradan her şey anlamlı.
Erkek olsaydım muavin olurdum, çünkü yolda olmayı severdim. Sabit kalmak bana göre değil. Ben hep içsel bir yolculuktaydım zaten. Sadece bir otobüs, o yolculuğu daha görünür yapardı belki.
Ve en çok da şunu severdim Veda eden insanların gözlerindeki yaşa sessizce şahit olmayı. Çünkü bazı anlarda susmak, en büyük şefkattir.
Belki bir gün olur da bu dünyada değil, başka bir yerde, başka bir formda “muavin” olursam Yine insanlara yol arkadaşı olmak isterim. Onları gidecekleri yere en nazik şekilde ulaştırmak. Çünkü biz insanlar aslında hep yoldayız. Ve yolda, yanında birinin olması En kıymetlisi bu.
İşte bu yüzden,Erkek olsaydım Muavin olurdum.
Ama kadınken de İnsan olmayı seçtim.
Yine de yolun neresinde olursam olayım, göz göze geldiğim her insanın kalbine bir bardak çay bıraktım ben.
Ve inandım ki Kimse yalnız değil bu yolculukta



Yorumlar