top of page

Kalabalıklar Arasında Yalnız Hissetmemizin Sebepleri

ree

Hiç kalabalık bir ortamda bulunup, herkese gülümsediğin hâlde içinin darmadağın olduğunu hissettin mi? O an çevrende onlarca insan varken, içinden geçen en baskın duygu yalnızlıktı Bunu sık sık yaşıyorum ve eminim ki sen de zaman zaman yaşıyorsundur.

Aslında bu yazıyı yazarken kalabalık bir kafedeyim. Herkes kendi masasında, telefonlarına gömülmüş. Kahkahalar var, konuşmalar var ama garip bir şekilde herkes yalnız.

İşte bu yüzden sordum kendime Neden bu kadar insanın arasında hâlâ kendimizi yalnız hissediyoruz? Neden kalabalıklar bizi doyurmuyor, sarıp sarmalamıyor? Ve asıl soru Bu yalnızlık gerçekten dışarıdan mı geliyor, yoksa içimizde mi başlıyor?

Yüzler var, ama göz göze gelen yok

Artık birbirimizin gözlerine bakmaktan bile çekinir olduk. Bir göz teması bile fazla geliyor. Samimi bir "Nasılsın?" bile neredeyse yok oldu. Sanki herkes kendi derdiyle o kadar meşgul ki, Başkasının varlığı ancak çıkar ilişkileriyle fark ediliyor.

İşte bu yüzden kalabalığın ortasında bile kendimizi yalnız hissediyoruz. Çünkü kalabalıklar ruhumuzu değil, sadece görüntümüzü sarıyor. Bir sürü yüz var çevremizde ama "gönülden" bakan bir çift göz bulmak zor artık.

Her şey çok ‘fazla’, ama hissettiklerimiz çok ‘eksik’

Hayatlarımız fazlalıklarla doldu Fazla plan, fazla hedef, fazla yorgunluk, fazla tüketim Ama eksik olan tek bir şey var Gerçeklik.

Gerçek ilişkilerimiz eksik. Gerçek sohbetlerimiz yok. Gerçek dostluklar, destekler, dualar azalıyor ve biz bu sahte bolluğun içinde, Ruhumuzun açlığını büyütüyoruz.

Yalnızlık bir duygu değil, bir çığlık aslında

Kimse durduk yere "yalnız hissediyorum" demez. Bu, içten içe bir çığlık aslında “Beni anlayan var mı?” diye sormak gibi Birinin, seni sen olduğun için dinlemesine hasret kalmak gibi.

Bazen bir sofrada 10 kişi olur ama sen kendini o masaya ait hissetmezsin. Çünkü o masa, sadece bedenini ağırlıyordur Ruhunu değil.

Yalnızlık, ruhunun ait olmadığı yerlerde sessizce haykırmasıdır.

Bağ kurmak zorlaştı çünkü herkes korumada

Eskiden insanlar tanışmak için, sohbet etmek için çaba gösterirdi. Şimdi herkes kendi alanında, kendi kabuğunda.

Belki de haklılar. Çünkü çok incindik. Çok güvenip hayal kırıklığı yaşadık. Şimdi kimse kolay kolay kalbini açamıyor.

Ama işte tam da bu yüzden, İçimizdeki bağ kurma ihtiyacı bastırılıyor ve o ihtiyaç sustukça, Yalnızlık büyüyor.

Yalnızlığın adı Anlaşılamamak

Bazen biri seni dinliyordur ama gerçekten duymuyordur. Bazen yanındadır ama senin dünyana hiç uğramamıştır.

Ben en çok şuna inanıyorum İnsanları en çok yalnız hissettiren şey, anlaşılamamaktır. Birinin seni tam olarak anlaması, Görmesi, hissetmesi işte o zaman yalnızlık yerini aitliğe bırakır.

Ama bunu bulmak da kolay değil. Çünkü herkes kendini anlatmaya çalışıyor, Kimse karşısındakini duymaya niyetli değil.

Peki ne yapmalı?

Ben kendime şöyle dedim bir gün "Tuğba Sen kimseyle ruhunu paylaşmadan da kalabalıkta olabilirsin ama o kalabalık seni beslemez. O yüzden az ama gerçek insanlar biriktir. Ve en önemlisi, kendine dost ol."

Çünkü biz bazen, yalnız hissettiğimizde dışarıya saldırıyoruz. Birileri gelsin, bizi tamamlasın istiyoruz. Oysa eksik parçayı önce kendi içimizde bulmamız gerekiyor.

Yalnızlık, kendinle yüzleşmen için bir davettir bazen ve eğer bu daveti kabul edersen, O yalnızlık bir süre sonra ‘huzura’ dönüşebilir.

Kalabalıklar içinde kaybolmak değil, kendini bulmak için yaşa

Kalabalıklar kötü değil aslında. Ama yanlış beklentiler içinde olursan, Seni yutabilirler.

O yüzden ben artık şöyle bakıyorum Kalabalık bir ortamda yalnız hissettiğimde, “Demek ki burada ruhuma iyi gelen biri yok” diyorum ve bu yalnızlığı suçlamak yerine ,Kendime biraz daha sarılıyorum.

Çünkü bazen En kalabalık yer, insanın kendi kalbidir ve oraya huzur dolu insanlar davet edebilmek için Önce kendini sevmen, kendine dürüst olman gerekir.

Yalnızlık bir ceza değil. Bazen Allah’ın sana “Kendini duy artık” deyişidir. Kalabalıklar içinde duyulmayan sesini, Sadece sessizlikte işitebilirsin.

Ben bazen yalnızlığıma kahve yapıyorum. Oturup içimi dinliyorum. Kendime yazılar yazıyorum, dua ediyorum, Ve diyorum ki “Beni en iyi ben anlıyorum.”

İşte bu fark ediş Yalnızlıkla savaşmayı bırakıp, Onu anlamaya çalıştığın an başlıyor.

Kalabalıklar seni doyurmuyorsa, Yanlış sofradasın demektir.

Unutma, yalnız hissettiğin her an, Kendinle yeniden tanışma fırsatıdır.

Ve bir gün Kalabalıklar içinde değil, Bir çift gözde, bir gönülde Gerçekten "görülmenin" ne demek olduğunu Hissettiğinde, O an yalnızlık senden usulca çekilir.

Sen kendini unutmadıkça, Kimse seni gerçekten yalnız bırakamaz

 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

 

© 2025 WOMAN BLOGGER

 

bottom of page