top of page

Kırıcı Olmamak


ree


Hayatta en çok neyi öğrendim biliyor musun? Sözün gücünü Ve bu gücün ne kadar yıkıcı ya da ne kadar iyileştirici olabileceğini... Bir söz, bir bakış, bir susuş Bazen bir insana ömürlük yaralar açabiliyor. Ve bazen sadece bir cümle, bir kalbi ayağa kaldırıyor İşte bu yüzden, kırıcı olmamayı öğrendim. Öğrendim diyorum ama hâlâ içimde bu konuda gelişmeye çalışan bir ben va

Çünkü insan olmanın içinde, bazen yorgunluk var, bazen iç yangınlar Ve en çok da anlaşılma arzusu. Ama bu arzunun içinde bile, karşımızdakini kırmadan konuşabilmenin, kalp kırmadan yol alabilmenin önemini fark ettim.

Kırmamak Bir Seçimdir

Kimse mükemmel değil, ben de değilim. Ama zamanla fark ettim ki kırmamak, bir beceriden çok bir niyet meselesi. Ne kadar yorgun, ne kadar üzgün, ne kadar dolmuş olursam olayım Kalbim kırıkken bile bir başkasının kalbini kırmamayı seçebilirim Bu kolay mı? Hayır Ama değerli Çünkü her kelime, karşıdakinin yüreğinde bir iz bırakıyor Ve ben, ardımda iz bırakacaksam, bu iz güzel bir şey olsun istiyorum. Şefkat gibi, anlayış gibi, güven gibi

Kırıldığımda Değil, Anladığımda Güçlüyüm

Hayatta çok kırıldım. Kelimelerle, susuşlarla, hatta bazen yok sayılmalarla Ama sonra dönüp kendime şunu sordum “Ben kırıldığımda mı güçlü oluyorum, yoksa anlayabildiğimde mi?”

İşte o noktada anladım Asıl güç, karşılık vermekte değil Asıl güç, kırılmışken bile kırmamayı seçebilmekte Bu içsel bir zaferdir Kalbin temiz kalabilmesi, ruhunun kararmaması İşte bu, gerçek bir direniştir. Sessiz ama çok güçlü

Herkesin Bir Hikâyesi Var

Bunu unutmamayı kendime ilke edindim Herkesin bir hikâyesi var Ve biz, bir insanın sadece birkaç sahnesini izliyoruz. Belki o gün sert çıkan kişi, geceden beri uykusuz. Belki o kadın yeni bir kayıpla baş etmeye çalışıyor. Belki o adam sessizliğinde boğuluyor. Bilemeyiz. O yüzden yargılamadan önce anlamaya çalışmayı seçiyorum. Her zaman başaramıyorum ama çabalıyorum.

Kırıcı Olmamak Zayıflık Değildir

Bazıları sanıyor ki kırmayan insan zayıftı Hayır Kırıcı olmamak, ruhsal bir olgunluktur. Çünkü en kolayı öfkeyle savurmak sözleri En kolayı incitmek Ama durmak, nefes almak, düşünmek İşte o an, içimizdeki şefkati seçebiliyorsak, asıl gücümüzü orada gösteriyoruz.

Ben artık kendimi kırmadan da ifade edebileceğime inanıyorum. Hayır’ı haykırmak zorunda değilim. Sınır çizmek, insanları aşağılamak değil. Nazik bir duruş, bir haykırıştan daha etkili olabilir.

Ruhun Kırılmasın Diye…

İnsanlar sadece kalpleriyle kırılmazlar bazen ruhları da çatlar. Hele ki sevdiği birinden gelen bir sert söz, bazen insanın kendilik değerini sorgulamasına neden olur. “Ben yeterli değilim galiba” dedirtir. O yüzden ben artık bir söz söylemeden önce içimden geçiyorum “Bu söz iyi mi, gerekli mi, kalp kırar mı?”

Eğer bir söz, bana kendimi kötü hissettirecekse, neden bir başkasına aynısını yapayım? Benim niyetim incitmek değil, onarmak.

Sevdiğim İnsanları En Kolay Biz Kırarız

Ne acı değil mi? En çok sevdiğimiz insanlara en sivri sözleri sarf ederiz. Çünkü “nasıl olsa affeder” deriz. Oysa en derin yaralar da oradan açılır. Ben bu yanlışı çok yaptım. Ve en çok da orada büyüdüm. Sevdiklerimize en çok özeni biz göstermeliyiz. Çünkü o kalplerde izimiz var. O iz ya yara olacak, ya da şifa

Dil Yarasının İlacı Sessizlik Değil, Şefkattir

Bazen kırdığımızı fark ederiz ama susarız. “Zaman geçsin, unutur” deriz. Ama bazı sözler unutulmaz. Onların ilacı zaman değil, içten bir özürdür. Sessizliği şefkate çevirmek, gururu değil kalbi dinlemek gerekir.

Ben bu yüzden artık özür dilemeyi ayıp saymıyorum. “Seni istemeden kırmış olabilirim, lütfen bağışla” diyebilmek İşte bu cümle bir kalbi iyileştirebilir. Kırılmış bir ruhu onarabilir.

Kendi İç Sesimizi Kırmayalım

Bazen de en çok kendimizi kırıyoruz. Kendimize söylediğimiz acımasız cümlelerle “Yetersizsin”, “Beceremedin”, “Sana güven olmaz” O kadar çok kırıyoruz ki kendi iç sesimizi, sonra dışarıdan gelen bir eleştiriye bile dayanamıyoruz. Çünkü içerisi zaten savaş alanı.

O yüzden önce kendi içimizle barışmalıyız. Kendi ruhumuza da nazik olmalıyız. Kendi iç sesimize de şefkat göstermeliyiz. Çünkü biz, kendi içimizde ne kadar kırıcıysak, dışarıya da o kadar sert yansıyoruz.

Kırmamak Bir Hayat Felsefesidir

Bu bir duruş. Bir yaşam tarzı. Her gün yeniden seçtiğim bir yol Zorlandığımda nefes alıyorum, kızdığımda susuyorum, üzüldüğümde dua ediyorum. Çünkü kırmak kolay. Onarmak ise zaman ve emek ister. Ve ben emek vermeye razıyım. Çünkü kalplere dokunmanın yolu, kırmadan geçiyor.

En Çok da Şunu Söylemek İstiyorum

Ben artık kırmadan sevmek istiyorum. Sert değil, yumuşak dokunuşlarla. Gerekirse susarak. Ama içimde o sevgi hep olsun istiyorum. Çünkü dünya zaten yeterince sert İnsanlar zaten yeterince yorgun Biraz daha anlayış, biraz daha şefkat, biraz daha nezaket Bu üçüyle çok şey değişir.

Ve ben, hayatımın geri kalanında kırıcı değil, onarıcı biri olmak istiyorum. Belki çok değil, ama birinin ruhuna iyi gelen bir cümle olabilirim.

 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

 

© 2025 WOMAN BLOGGER

 

bottom of page