Sosyal Medya Bağımlılığı Görünen Hayatlara Bakarken Kendi Gerçekliğimizi Unutuyoruz
- Tuğba Emer
- 7 Ağu
- 3 dakikada okunur

Sabah uyanır uyanmaz ilk neye bakıyoruz? Telefonumuzda kim ne paylaşmış, kim ne demiş, kim ne beğenmiş Bir bakıyoruz, daha yüzümüzü bile yıkamadan kendimizi bir başkasının hayatının içinde bulmuşuz. Kendi içimize dönmeden, önce başkalarının günlüğünü okur gibi ekranlara dalıyoruz.
Ben fark ettim ki, sosyal medya bir yere kadar bir araçtı. Ama biz onu bir yaşam tarzına dönüştürdük. Kendimizi bile oradaki beğenilerle, izlenmelerle ölçer hale geldik.
Ve şunu da samimiyetle söyleyeyim Ben de bu bağımlılığı yaşadım. Hâlâ zaman zaman kendimi o girdabın içinde buluyorum. Ama artık bunun farkındayım ve işte bu yazıyı tam da bu farkındalıkla yazıyorum.
Bir Bildirimle Başlayan Sessiz Tutsaklık
Gelen her bildirimde, kalbimiz biraz daha çarpıyor. Sanki biri bizi fark etmiş gibi seviniyoruz. Ama asıl tehlike burada başlıyor. Çünkü fark edilme isteğimiz, zamanla bağımlılığa dönüşüyor.
Eskiden kitap okurken dalıp giden biz, Şimdi telefona gelen bir sesle dikkatini kaybeden, Sürekli "yeni bir şey var mı?" diye ekrana bakan bir hale geldik.
Sanki hayat ekranın içinde, Sanki gerçek olan, orada yaşananlar
Ama asıl gerçek şu Sosyal medya bizi değil, biz birbirimizi unutur olduk.
Kıyaslama Tuzağı Görünen Her Şey Gerçek Değil
Bakıyorsun birisi tatile gitmiş Diğeri yeni bir araba almış Bir başkası sürekli gülümsüyor, mutlu görünüyor.
Peki sen ne yapıyorsun? Kendi hayatına bakıp eksik hissetmeye başlıyorsun. Halbuki unuttuğumuz şey şu Sosyal medyada herkes en güzel halini paylaşıyor. Acılarını, yalnızlıklarını, içsel kırıklıklarını filtreliyor ve biz o ‘kurgulanmış’ mutlulukları gerçek sanıyoruz.
Ben de zaman zaman kendime şunu soruyorum "Tuğba, başkalarının ‘paylaştığı’ hayatlar için kendi iç huzurunu neden bozasın ki?"
Kendini Unutmak Bir Başkasını İzlerken Kaybolmak
Sosyal medyada saatler geçiriyoruz. Bir videodan diğerine geçiyoruz Farkında bile olmadan zaman akıp gidiyor.
Ama en tehlikelisi şu Kendi iç sesimizi susturuyoruz. Kendi duygularımızla kalmak yerine, Bir başkasının hayatına sığınıyoruz.
Bu bir kaçış. Hem de çok sessiz ama derin bir kaçış.
Benim en çok fark ettiğim şey şu oldu Sosyal medyada çok vakit geçirdiğim günlerde daha huzursuz oluyorum. Çünkü iç dünyamdan kopuyorum ve ne kadar dışarı bakarsam, o kadar içim boşalıyor gibi hissediyorum.
Gerçek Bağlar Yerine Sanal Onaylar Peşindeyiz
Bir dostunla göz göze oturup dertleşmek başka, Birinin yorumuna kalp bırakması başka
Ama biz hangisini daha çok önemsiyoruz artık?
Bir paylaşım yapıp saat başı kim beğenmiş diye bakıyoruz. Sanki beğeni sayısı, kendimizi ne kadar sevdiğimizi gösteriyor.
Halbuki içimizde bir eksiklik varsa, Bin beğeni de onu doldurmuyor.
Ve evet…Ben bunu kendimde çok fark ettim. O yüzden kendime söz verdim Gerçek bağlara daha çok kıymet vereceğim. Sanal onaylardan değil, ruhuma dokunan ilişkilerden besleneceğim.
Peki Sosyal Medya Kötü mü?
Hayır, değil. Ama dozunda kullanmazsak O bizi yönetmeye başlıyor.
Ben sosyal medyanın harika yönlerini de gördüm Faydalı içerikler, ilham veren insanlar, doğru bilgi kaynakları Ama aynı zamanda ruh sağlığımı tüketen taraflarını da yaşadım.
O yüzden karar verdim Ben sosyal medyayı yöneteceğim, o beni değil.
Ve bunun için küçük ama etkili adımlar atmaya başladımm
Neler Yapıyorum? Belki Sen de Denemek İstersin
Bildirimleri kapattım. Her sesi duymak zorunda değilim. Sessizlik bana iyi geliyor.
Sabah uyanınca önce kendi içime dönüyorum. Telefonu değil, kendi kalbimi dinliyorum.
Günlük kullanım süremi sınırladım. Belirli saatlerde giriyorum. Ama asla her boşlukta değil.
İlham aldığım, ruhuma iyi gelen sayfaları takip ediyorum. Gerisini sessize aldım ya da çıkardım.
Gerçek dostluklara zaman ayırıyorum. Çünkü bir kahve sohbeti, bin story’den daha değerli.
Ve En Önemlisi Kendimi Hatırlıyorum
Ben kimim? Ne hissediyorum? Neye ihtiyacım var?
Bu soruları sosyal medyada değil, Kendi iç dünyamda cevaplıyorum.
Çünkü en büyük bağ, Kendi ruhunla kurduğun bağdır.
Ve o bağı güçlendirdikçe Ne beğeni sayısı önem kazanıyor, Ne de başkalarının ne yaptığı.
Son Sözüm Şu
Evet, sosyal medya hayatımızın bir parçası. Ama tek parçası olmamalı.
Kendini kaybetmeden, kendin olmaktan vazgeçmeden, Gerçek yaşantını ekranlara feda etmeden yaşayabilmek mümkün.
Gözlerinle değil, yüreğinle bak hayatına ve en önemlisi Kendine beğeni vermeyi öğren. Çünkü sen, kendini en çok hak edensin.



Yorumlar